
Hiçbir şey zekayı tutkulu bir kuşku kadar bileyemez.
Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur.
Türk halkının okumayı en çok tercih ettiği yazar olan Stefan Zweig’ın ‘Yakıcı Sır’ kitabını okumam çok kısa sürdü. Kitabı otobüste, derste, koridorda nerede bulursam okudum. Zira başlangıcı benim çok komiğime gitti. Bizim ‘Küçük Emrah’ serisinin Viyana versiyonu gibiydi. On iki yaşındaki minik Edgar, annesine göz koyan piç Baron’un kurbanı oluyor. Nasıl? Tam bir Yeşilçam posteri gibi değil mi? Yetiş Edgar! Annen elden gidiyor!
Neyse işin şaka kısmını bir yana bırakacak olursak bu kez de çocuk dünyasına derinlemesine bir giriş yapan sevgili Zweig’ımız, ceza verip odasına hapsettiğimiz nice çocuğun sesi olmayı başarmış. Üstelik bunu öyle ustalıkla yapmış ki kitabın başında ki küçümsemem, kitabın sonuna geldiğimde yine bir takdir havasına dönmeyi başarmıştı.
Minik Edgar; ince ruhlu ve maceraperest bir çocuk aslında… annesi ile birlikte kısa bir tatil yapmak amacı ile Avusturya Alplerine gidiyorlar. Daha önce bahsettiğim aşağılık köpek Baron’da aynı yere teşriflerini buyurunca olay başlıyor. Baron burada geçireceği bir haftalık tatilinde sıkılmamak için zararsız bir flört bulmak derdinde. Gözüne de minik Edgar’ın annesini kestiriyor. Kadına yaklaşmak için Edgar’ı kullanmaya karar verdiğinde işler sarpa sarmaya başlıyor.
Edgar, Baron’un ona gösterdiği ilgiyi yanlış anlıyor ve gereğinden fazla adama bağlanıyor. Baron’u kaybetmemek için önce annesi ile rekabet ediyor, sonrasında çocuk aklı ile Baron’un asıl istediğinin annesi olduğunu anlayınca çocuklara has bir saflıkla ikisinden de nefret ediyor. Hatta itiraf etmeliyim ki bu çocuğun nefreti, okurken beni bir hayli rahatsız etti. Çocukların iç dünyası yetişkinlerden daha hakiki olduğu için daha acımasız olurlar. Kitap bu konuda oldukça açıktı zaten.
Hiçbir şeyden haberi olmayan o, şimdi bir sırla elleri kolları bağlanan diğer ikisinden güçlüydü.
…
Sanırım Stefan Zweig’ı diğerlerinden ayıran şey de bu. Adam insanı biliyor, insanı anlıyor ve çok güzel anlatıyor. Küçük bir çocuğun nefret ile hareket etmesi, sonunda bu nefretin tükenmesi ve Edgar’ın çocukluktan çıkması ile sona eren kitabın ömrü de Edgar’ın hevesi gibi çabuk bitti.
Akıcı, etkili, düşündürücü ve eğlenceli bir kitaptı. Ancak favori Stefan Zweig kitabım değildi. Sizlere de tavsiye ederim.
Şimdilik hoşça kalın bizimle kalın…