ötüken neşriyat, M, Mehmed Niyazi, Tarihi

Mehmed Niyazi:Kanije Savunması

Strateji ve taktik dehası bir adam: Tiryaki Hasan Paşa

Ele avuca gelmez cıva gibiydi; sırtından inmediği siyah atının göğsündeki beyazlık dolayısıyla kendisine ‘Alaca Atlı’ denirdi. Sevenleri ve yakınları ona böyle hitap ederlerdi. Kahveyi çok sevdiğinden “Tiryaki” lakabıyla da anılırdı.

Merhum Mehmet Niyazi’nin okuduğum ilk kitabıdır Kanije. Mayıs 2018’de hayatını kaybeden  Mehmet Niyazi, Hukuk Fakültesi mezunudur aynı zamanda felsefe bölümünden de mezun olmuştur. En meşhur kitabı Çanakkale Mahşeri’dir. Bu vesile ile bir kere daha Allah rahmet eylesin diyelim. Alimin ölümü alemin ölümüdür… yaşarken kıymetini bilmek lazım.

Kanije Müdafaası; Tiryaki Hasan Paşa’nın dokuz bin kişilik küçük bir Osmanlı kuvveti ile sayısı yüz bini aşan Nemçe İmparatoru Ferdinand’ın kumandasında toplanan bir Haçlı ordusunu istihbaratın gücü ve zekasıyla alt etmesinin destanıdır.

Mehmet Niyazi’nin usta kaleminden çıkan bu kitap tam tarih meraklılarına göre. Hikayemiz 1574 yılının lodoslu bir aralık gecesinde Şehzade Murat’ın, babası 2.Selim’in ölümü üzerine tahta çıkarılmak üzere bir kayığa bindirilip İstanbul’a götürülmesiyle başlıyor.

Aradan geçen yıllarda serhat boylarında görev alan Tiryaki Hasan Paşa’nın nasıl nam saldığı ve devlet içinde nasıl Budin Beylerbeyliği’ne yükseldiği hızlı bir şekilde anlatılıp, padişah 3. Mehmet’in Hoca Saadettin Efendi ile birlikte kazandığı Eğri Zaferi’nden bahsederken ordu içindeki bozulmanın Devlet-i Aliyye’yi nasıl zor duruma soktuğundan da bahsetmeyi ihmal etmiyor.

Osmanlı Devleti’nin Batı Avrupa’ya doğru ilerlediği ve bölgede en hareketli olduğu zamanlar. Nemçe ile girişilen kanlı mücadeleler… tabir-i caizse kaleler, kapanın elinde kalıyor.

İşte böyle bir ortamda Serdar-ı Ekrem İbrahim Paşa, Estergon Kalesi’nin fethi için önce Babofça’yı alır sonra da Kanije’yi kuşatır. Tiryaki Hasan Paşa’yı da Budin’i koruması için görevlendirir. 12 Eylül 1600’de başlayan kuşatma 22 Ekim’de Osmanlı zaferi ile neticelenir. Ancak yine Mehmet Niyazi burada ordu içinde ki başı bozukluk yüzünden zaferin ne kadar zor elde edildiğini vurgulamayı ihmal etmez. Nitekim Yeniçeri savaşmak için isteksizdir ve Leventler, Celaliler’e özenip kolay kazancın peşine düşmüş üstelik Sadrazam İbrahim Paşa’nın Tiryaki Hasan Paşa’yı kıskandığı için Budin’e gönderdiği dedikodusunu çıkartarak ordu içinde huzursuzluğa sebep olmuşlardır.

İşte bundan sonra esas hikaye başlıyor. Sadrazam İbrahim Paşa aniden ölünce yerine liyakatsiz ve hırslı Yemişçi Hasan Paşa getiriliyor. Nemçe İmparatoru Ferdinand ise bu iktidar değişikliğinden faydalanıp Kanije’yi geri almak üzere harekete geçiyor. Yemişçi Hasan Paşa ise kalede dokuz bin askeri ile sıkışan Tiryaki Hasan Paşa’ya, zaferi tek başına taşımasından korktuğu için yardım göndermiyor.

Fani hayatta üzülmeye, sevinmeye değer neyi vardı? Bugün gerçek olan, yarının masalı değil miydi? İnsan; imanı zırh gibi kuşanmalı, Rabbinin rızasını kazanmalıydı. bunu ancak cihatla, ibadetle, acizlerin hizmetine koşmakla yapabilirdi. Nefsini de onlarla yenebilirdi. Bu yalan dünyada önemli olan sadece devletti. O, ebediliğin faniliğe yansımasıydı…

Bu noktada Tiryaki Hasan Paşa’nın dehası ve sarsılmaz inancı devreye giriyor.  Tek başına üç ay kaleyi savunan Paşa; devletin haber alma teşkilatının başında ki Karapençe ile birlikte karşılarında ki Haçlı ittifakını yerle bir edecek oyunlar kurup Ferdinand’ın aklını korku ile zehirlemeyi başarıyor.  Macarlar ile arasını açıp, dostu düşman, düşmanı dosta çeviriyor ve bu zaferinden dolayı bizzat Padişah emri (Hatt-ı Hümayun) ile vezirlik makamına getiriliyor.

Osmanlı Devleti’nin eski zaferlerle dolu şaşalı günlerinin bittiğinin farkında olan Tiryaki Hasan Paşa’nın ince hüznü ve Padişah Fermanı karşısında “Ah benim yüce devletim! Sen ne hallere düştün! İslam Halifesinin yazdığı ferman Kanije’yi savunmak gibi sıradan bir hizmete karşılık olmaya başladı!” cümlesi beni en çok etkileyen satırlar olmuştur.

Tabii ben burada spoiler vermek kaygısı olmadan olay ne ise onu yazdım. Sizin de bildiğiniz gibi tarihi romanlar; Fatih Sultan Mehmet ölecek mi? Yok efendim Hatay’ı sınırlarımıza katmayı başarabildik mi? gibi cevabı belli olan soruların edebi bir üslupla anlatılmasıdır. Mehmet Niyazi de bu konuda usta olan kalemlerden biridir.  Kitaplarını alın, okuyun, ufkunuz genişlesin.  Teşekkür ettim…


Yayın Tarihi2018-11-15
ISBN6051552002
Baskı Sayısı5. Baskı
DilTÜRKÇE
Sayfa Sayısı223
Cilt TipiKarton Kapak
Kağıt CinsiKitap Kağıdı
Boyut12 x 19.5 cm

Yorum bırakın