A, adam phillips, biyografi, Felsefe-Düşünce, Kimdir?/Nedir?, Yapı Kredi Yayınları

FREUD OLMAK: BİR PSİKANALİSTİN GELİŞİMİ

“….daha mesleki soruysa modern insanların hayatlarını yaşamak için nelerden vazgeçmek zorunda oldukları ve bu feragatin bedelinin ne olduğuydu.”

Merhabalar sevgili Meyus okuru,

Sosyal izolasyona dikkat ettiğimiz, gittiğimiz en uzak yerin market olduğu şu güzel bahar günlerinde sahilde hafif esinti eşliğinde yürüyüş yapmak en güzel rüyalardan biri haline geldi.

Psikoloji dersinde tanıdığımdan beri  rüya dendiğinde aklıma gelen isim Freud olur.

Psikanalizin kurucusu olan Freud’un rüyaları yorumlayışı ve bilinçaltını inceleyişine , Adam Phillips’in Freud Olmak: Bir Psikanalistin Gelişimi adlı biyografisiyle kısa bir göz atabiliyoruz. Phillips, Freud’un doğumundan 50 yaşına kadar olan yaşamı ve çalışmalarından bahsetmiştir.

Babasının ikinci ya da üçüncü evliliğinden doğan Freud beş kardeşten en büyüğüydü. Babasının ilk evliliğinden olan iki kardeşi daha bulunmaktaydı. Küçük bir çocukken gittiği Viyana’da 1938 yılına kadar yaşamıştır.

Başlarda hukuk okumayı düşünen Freud fikrini değiştirip 1873 yılında Viyana Üniversitesinde tıp okumaya başladı. 1886’da  “nöropatoloji alanında privatdozent” olarak kendi muayenehanesini açtı.

Freud  hipnotizma gibi kullandığı klinik çalışmalar sırasında farklı zaman dilimlerinde tanıştığı erkeklerle yaşadığı ilişkiler sayesinde klinik psikanaliz uygulamasını icat etti. Başlarda konuşma tedavisini kullanan Freud hastanın aklına ne gelirse anlatmasını istiyordu.

“Eğer insanın kendi yaşamına, kendi koşullarına hükmetmesi gerçek dışı bir hedefse yaşamlarımızla başka ne yapmaya çalışmalıyız ki, diye soracaktı Freud.”

O, psikanalizden ve psikanaliz için ne istediğini ararken, arzularımız ve hazlarımız hakkında alacağımız cevapları spekülatif olacağını belirtiyordu ve yine ona göre insan yaratılışına en ters şey psikanalizdi.

Freud’un zıtlıklarla dolu kişiliğinden parçalar veren kitapta, kendi otobiyografik eseri olan  ‘Otobiyografik Çalışma ‘dan alıntılar gördüğümüz gibi onun biyografi yazarları ve okuyucularına olan bakışını da öğrenmekteyiz.

Freud’a göre biyografik doğruluk, uygulanabilir değildir. Birisini biyografiden tanımaya çalışmak bile bile aldanmak olduğunu, kişinin doğru anlatılamayacağını anlatılsa bile okuyucunun buna layık olmadığını söylerken ,bunun benzer materyallerle ilgilenen psikanalizde mümkün olduğunu ima eder.

Bazı noktalarda tekrar düşen kitapta, Freud’un eserlerinde ve mektuplarından yapılan alıntılar onun düşünce yapısını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.

Benim bu kitaptan alırkenki beklentim psikanalizi tam oturttuğu dönemi ve hastaları ile gerçekleştirdiği seansları  öğrenmek üzerineydi. Ancak bunu tam olarak sonra doğru bulabildiğim kitapta ağırlık olarak Freud’un psikanalizin temellerini atarken onu etkileyen kişileri ve bunların etkisi daha baskındı.

Freud’un düşünce yapısındaki dikkatimi çeken noktaları, kavramlara bakışını bir nebzede olsa anlamamı sağladı. Kendimi birkaç yerde kitapla konuşurken ya da  karşımdaki düşünceyi sesli yorumlarken buldum .

“… doğruluk olanaklı değildir, insanoğlu onu hak etmiyor ve her neyse Prens Hamlet’imiz herkese layığına göre davranılsa kim “kırbaçtan kurtulabilir ki” derken haklı değil midir?”

Okuduğum ilk biyografi kitabı olduğunu düşünürsem üzerim etkili bir izlenim bırakıp bırakmadığından emin değilim. Okurken ki ruh halimize göre değişebilen bir durum olduğundan ve şu sıralar psikolojik olarak sınandığımızdan dolayı bunu net bir şekilde dile getirmek zor.

Bazı kitaplar, üzerinden zaman geçtikçe ara sıra aklımıza gelerek aslında bizi etkilediğini fark ettirir. Freud Olmak: Bir Psikanalistin Gelişimi’ de benim için o kitaplar arasında  olacak büyük ihtimalle.

Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın…

XOXO


Adı:Freud Olmak – Bir Psikanalistin Gelişimi
Yazar:Adam Phillips, Şahika Tokel (Çevirmen)
Baskı tarihi:Eylül 2016
Sayfa sayısı:160
Format: Karton kapak
ISBN:9789750837289
Kitabın türü:BiyografiEdebiyatFelsefe-Düşünce
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları


Son Gönderiler

Paul Auster: Son Şeyler Ülkesinde

“Hiçbir şey kalıcı değil; kafandaki düşünceler bile.” Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur. Bugün Paul Auster’ın ‘Son Şeyler Ülkesinde’ adlı kitabından bahsedeceğim. İçinde bulunduğumuz zor vakitlerin farklı bir yansıması olan bir dünyada geçen kitabın gerçekliği hiçliktir. Her şey son kez görülmekte, her sokaktan son kez geçilmekte, geçmiş ve kelimeler büyük bir hızla unutulmakta, her türlü…

Hüseyin Rahmi Gürpınar: Efsuncu Baba

Efendim vaktinde hocam bana tevarih denilen kitaplarda çok yanlışlıklar olduğunu söylemişti. Bu yanlışlıklar kitaptan kitaba geçiyor imiş… Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur. Okuduğum dehşet verici bir haberle başlamak istiyorum yazıma bu kez. Kastamonu’da duvara çivilenmiş halde bulunan siyah bir kedi haberi… Nasıl? Tanıdık geldi değil mi? Ülkemizin doğu kısmında yoğunlukta olmak üzere mezarlara gömülmüş…

Alice Feeney: Daisy Darker

“Daisy Darker’ın ailesi olabildiğince kötüydü. Biri öldüğünde, hepsi yalan söyledi ve olan biteni görmezden geldi.” Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur Alice Feeney kitapları sosyal medyada uzun zamandır karşıma çıkıp duruyordu ve ben de sonunda bir tanesini okumaya karar verdim. Daisy Darker kitabını neden seçtiğim hakkında en ufak bir fikrim yok açıkçası. Gördüm ve dedim…

Emily Bronte: Uğultulu Tepeler

“Göreceğiz bakalım, aynı hırpalayıcı rüzgar karşısında başka başka iki ağaç aynı biçimde bozulur muymuş, bozulmaz mıymış?” Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur Bronte kardeşlerden içlerinde en az bilgi sahibi olduğumuz Emily Bronte’nin tek kitabı olan ‘Uğultulu Tepeler’ ile geldim bu kez. Başlangıçta sarsıcı ama tadında bir aşk hikayesi okuyacağım sanarken bir bakmışım şimdiye dek okuduğum…

Bir sorun oluştu. Lütfen sayfayı yenileyin ve/veya tekrar deneyin.

Yorum bırakın