Aşk, C-Ç, Can Yayınları, J, Jane Austen, Klasik Edebiyat

Mansfield Park: Jane Austen

Seni gerçekten tanıyan kimselerin seni önemsememesi için hiçbir neden yok dünyada

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur

Bugün güneşli güzel bir gün… tıpkı Mansfield Park sakinlerinin dışarıda yürüyüş yapmaya bayıldığı bir hava gibi

Mansfield Park, Jane Austen’in okuduğum ilk kitabı. Ben de Londra Sosyetesine Mc Naught’tan giriş yapmış herkes gibi İngiltere’nin soylu ve aşağılık kesimi arasında derin bir uçurum olduğunu düşünüp bu ikisinin asla yan yana gelemeyeceğini zannederdim. (tabi bir de her bir karakterin aşırı mükemmel ve aşırı gururlu ve aşırı zeki ve aşırı güzel ve aşırı yakışıklı bla bla bla olduğunu düşünürdüm!) Ancak Austen zengin ve sosyetik yaşamın sınırlarını aşmış, gündelik ve sıradan yaşamları ele almış. Tıpkı başkarakterimiz Fanny Price gibi…

Fanny’nin başlangıçta göze batan hiçbir özelliği yoktur Sevgili Meyus Okur. Silik, sıradan, fazlasıyla duygusal ve içine kapanık biridir. Ayrıca sürekli yorulur ve dinlenmesi lazımdır falan filan. İki teyzesinin himayesi altına giren Fanny ardında toplamda yedi kardeş, oldukça yorgun ve bıkkın bir anne ve ilgisiz bir baba bırakmıştır.

Düşünüyorum da, insanların karşısındakinden en çok şey bekledikleri ve kendi kendilerine karşı en az dürüst oldukları alışveriş evliliktir.

….

Mansfield Park’ta baron olan eniştesi- ki bu en aşağı soyluluk unvanıdır. Ancak bizi düklerden markilerden aşağısı kesmez diyorsanız yanlış yerdesiniz- Sir Thomas Bertram’ın  evinde büyüyen Fanny, kendi deyimleriyle cahilliğini ve taşralığını aldığı eğitim sayesinde yontmuş, yumuşak huylu itaatkar bir genç kıza dönüşmüştür. Dört kuzeni vardır. İçlerinde en sevdiği kuzeni Edmund Bertram’dır. Hatta tahmin edersiniz ki ona aşıktır. Büyük teyzesi Bayan Norris, kıskanç, bencil ve oldukça hırslı bir karakter. Baronet olan teyzesi yani Edmund’ın annesi Leydi Bertram ise tembel, uyuşuk ve sürekli uyuklamaktadır.

Fanny’nin hayatı Mansfield Park olmuştur artık. Edmund onun biricik aşkı ve koruyucusu, yol göstericisi ve akıl hocasıdır. Göze batmamak ve bir kabahat işlememek için diken üstünde gezer Fanny. Üstelik teyzesi Norris ona sürekli borçlu olduğunu ve minnet duyması gerektiğini hatırlatır durur.

Gel gelelim hikayenin iki ana mikseri Mary ve Henry Crawford kardeşlerin Mansfield Parka gelişiyle olaylar karışmaya başlayacaktır. Yüzleşmekten kaçınılan duygular, bencillik, sığlık ve fedakarlık hakkında düşündürücü analizlerin olduğu bu kitap konu açısından bir noktaya kadar ilgi çekici olsa da hikayenin gereksiz yere uzatılan kısımları okuyucunun sabrını zorlar nitelikte.

O kadar apayrı iki insanız ki!

Örnek vermem gerekirse; peyzaj mimarisine ilginiz varsa ayrıca arka planda akıp giden bir aşk hikayesi okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre olabilir.

Yine de İngiliz Edebiyatının uzun sıkıcı monolog konuşmalarının meşhur olduğunu göz önünde bulundurursak bu kitaba daha iyi niyetle bakabiliriz.

Bizimle kalın, hoşça kalın…

Yorum bırakın