
“Davamız hayata uymak değil, hayatımızı Hakk’a uydurmaktır…”
Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur
Uzun zaman sonra klavye başına geçip bir şeyler yazıyorum. Bu yüzden içimde garip bir heyecan var sanırım.
Eh böyle bir ara verince de sahalara sağlam bir dönüş yapıp olaya direk Mustafa Kutlu’dan girmeye karar verdim. Bilirsiniz ki Mustafa Kutlu’nun kitaplarının dış kapaklarında kitapla ilgili hiçbir bilgi yoktur. Bu yüzden çoğu zaman yani her zaman kitabın adına göre alıp almamaya karar veriyorum.
Bu kez ilgimi çeken kitap ‘Ya Tahammül Ya Sefer’ di. Bizi yine şaşırtmayarak ülkemizde yaşanan inanç ve menfaatlerin çatışmasını acımadan çat çat yüzümüze vuran Sayın Kutlu soyadının hakkını veriyor desek abartmış olmayız sevgili okur.
Kitapta kapısına kilit vurulmuş bir medresenin bir zamanlar ateşli, kendilerini İslam davasına adamış gençlerinin; zaman içinde yozlaşıp nasıl dünya çıkarlarına aldanıp gittiklerini, hepsinin içten içe faydasız hissederek göbekli kel adamlara dönüştüğünü okuyoruz. Ah ama yanlış anlaşılmasın lütfen bu adamlar önemli! adamlar. İçlerinde siyasetçi de var, akademisyen de. Mesela Asım Bey üniversitede hoca olmuş, çok önemligillerden birinin kızı ile evlenmiş ve cemiyette saygın bir konuma sahip. Ancak gözünden sakındığı oğlu İlhan; bir vicdan azabı gibi karşısında dikilip duruyor ve ne karşılığında neyi kaybettiğini ona hatırlatıyor. Zira İlhan da tıpkı babasının gençliğinde olduğu gibi kendini İslam davasına adamış ve inancı ile ailesinin yaşam tarzı arasında sıkışmış ve acı çekiyor. Bir de Bakan Bey var. Eskinin sessiz sakin şair çocuğu Yunus şimdilerde bir kibir abidesi. Karısı ise Yunus siyasete atılınca başını açmış bir müftü kızı. Aynada gri saçlarına bakarken o da vicdan azabı içinde kıvranıp duruyor.
Karakterler bunlardan ibaret değil tabi. Mesela ne olursa olsun yolundan dönmeyen Murat var, dava delisi Kerim var. İkisini okurken kalbiniz sızlıyor. Çünkü onlar yalnız bırakılmış, seslerini duyuramamış kesimi temsil ediyor.
Ben kitabı çok beğendim. Biraz karmaşık ve karakterler iç içe geçmiş bu yüzden okurken biraz kafanız karışabilir. Yani kitap Mustafa Kutlu’nun kafasının içi gibi diyebiliriz. Yeterince dikkatli okursak hala daha lunaparktan çıkışı arayan Süleyman’ı bile görebiliriz belki.
Bizimle kalın hoşça kalın…
“Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı ruh cephesinde henüz yapılmadı.”
s. 83
