I-İ, Klasik Edebiyat, V-W, Victor HUGO, İlgi Kültür Sanat Yayınları

BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ

“Her şeyi kirleten bir zehir var orada. Her şey rengini kaybediyor…”

Merhabalar sevgili Meyus okuru,

Beni en çok zorlayan tür dünya klasikleridir. O dönemin siyasi durumu, yapılan politik göndermelerle beraber konudan sapıp yazarın fikirlerini okumak beni yoruyor. Bir coğrafyacı olarak tarih, genel kültürün dışında tamamıyla ilgi alanımın dışında olması da bunun etkilerinden biridir.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü, gerek gönderdiği mesaj gerekse konuyu işleyişi bakımından hikaye içerisinde herhangi bir kopukluk yaşamadan su gibi akıp giden bir eserdi. Victor Hugo, adından da anlaşılacağı üzere idam cezasına çaptırılan birinin giyotine doğru gidiş yolunda yaşadıklarını kendi çerçevesinden bize yansıtıyordu.

“Bu insanlar , acaba yok edilmesine karar verdikleri insanda, bir aklın, hayata dört elle sarılmış, ölüme hazır olmayan bir canın olduğu düşüncesini hiç mi akıllarına gelmiyor?”

Hugo’nun idamla ilgili düşüncelerini, özellikle topluma idam cezasının yansıtılma şeklini önsöz kısmında anlamaktayız. Yapılan adalet adı altında ki adaletsizlik, insanların suçtan ‘caydırmak’ için yapılan gösteriyi, insanların alışmışlığı, idamın kaldırılma olasılığının bile toplum içinde, idamı bekleyen suçlulara etkisinden bahsetmiştir.

Sonrasında da küçük bir tiyatro sahnesi gelmektedir. Bir akşam yemeği öncesi toplanmış olan küçük bir grubun ufak bir sohbeti sergilenmektedir. Kimseye sırasını kaptırmadan yaptığı hiciv ise karşılaşacağı eleştirileri önden selamlar gibiydi. Nitekim yazdığı bu eserle ilgili ilk eleştiriyi yine kendisi yapmaktadır.

Son ve esas kısım olan üçüncü kısımda ise asıl hikayemiz yer almaktadır.

“…üzerine bir kez çıktıktan sonra, idam sehpasını yıkmak mümkün mü? Bunun bana bir yararı olacak mı, bunu soruyorum ben size.”

Kararın verileceği mahkeme günü ile başlayan süreçte avukatıyla beraber gergin bir şekilde mahkemenin sonucunu beklemekteydiler. Verilebilecek en kötü ceza ömür boyu kürek cezasıdır, diye düşünüyordu. Hayır, bütün cezalar kürekten daha iyidir. Ölüm bile…

Verilen cezadan sonraki altı haftalık süreçte görüyoruz ki sevgili okur, insanı asıl bitiren şey adım adım ölüme giderken ki o bekleme süreciydi. Asıl önemli olan neydi? Kendinden geriye ne kalacaktı? Hala bir umut var mıydı? Kaçıp kurtulması mümkün müydü?

Bu kitapta beni en çok etkileyen şey sevgili okur, insanın en son ana kadar o umudu taşıması oldu. Umut bize güç veren, ayakta kalmamızı sağlarken, diğer bir yandan da vücuda yavaşça yayılan, içten içe bizi bitiren zehir gibi bir bekleyiş haliydi aynı zamanda.

“İtiraf etmeliyim ki hala umudum vardı. Şimdi ise Tanrı’ya şükürler olsun, umudum kalmadı artık.”

Ölüm adım adım yaklaşırken bazı şeyleri fark ediyorsunuz sevgili okur. Sıradan bir yürüyüş, yüzümüze vuran rüzgarın hissi, basit şeylerin aslında ne kadar değerli olduğu gibi… Bahsettiğimiz kişi suçlu olabilir ancak bir insanın yaşamının elinden alınması bambaşka bir durum. Kişinin ne kadar kötü olduğu bu parametrelere eklenebilir mi ise bambaşka bir konu sevgili okur. özellikle günümde hala idam cezası ile ilgili tartışmalar sürerken.

Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın…

XOXO


Yazar:Victor Hugo
Çevirmen:Ebru Eren
Yayın Tarihi:24.05.2021
Yayınevi:İlgi Kültür Sanat Yayınları
Dil:Türkçe
Sayfa Sayısı:168

Yorum bırakın