Hikaye, J, Jack London, Modern Klasikler, T, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Kızıl Veba: Jack London

Aynı eski hikaye yeniden, yeniden yaşanacak.

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur

Bilen bilir Jack London okurken çoğu zaman ‘bu adam neyin kafasını yaşıyor ya’ dediğim bir yazardır. Herkesin öve öve bitiremediği Martin Eden kitabı benim için çok büyük bir hayal kırıklığı olmuştu mesela.

Bu kez Kızıl Veba adlı hikayede şansımı denedim ve pişman olmadım diyebilirim. Gayet kısa, vurucu ve sizi yormayan bir kıyamet sonrası edebiyatı örneği.

Yazarımız hikayeyi 1910 yılında yazmış ve o günden şimdi bizim yaşadığımız zamana yani 2000’li yıllara bir bakış atmış.

Geleceğe dair yer yer başarılı tahminleri olsa da eminim kendisi de şimdi içinde yaşadığımız bu çılgınlığı hayal edememiştir. Yine de insan okurken kendini bir garip hissetmiyor değil. Acaba bundan yüz yıl sonrasında edebiyat dünyası bugünün eserlerine dönüp baktığında ne görecek?

bu para, basılan son paralardan olmalı çünkü 2013 yılında kızıl ölüm geldi

Neyse, hikayeye dönecek olursak covid benzeri bir salgın tüm dünyayı yakıp yıkıyor ve dünyadaki bütün uygarlık çöküp tekrardan vahşi yaşam başlıyor. Uygar dünyanın son tanıklarından yaşlı Granser torunlarına geçmişi anlatırken ‘kızıl veba’nın yok ettiği dünya bir hayli çarpıcı örneklerle yazar tarafından bize tanıtılıyor.

Aslında kitap bir öğleden sonra koyun sürüsünü otlatan vahşi çocukların yaşlı Granser ile birkaç saatlik sohbetinden ibaret. Giriş gelişme ve sonuç gayet basit bir dille anlatılmış ve gerisi de bizim hayal gücümüze kalmış.

Kitap hoşuma gitti. Kesinlikle tavsiye ederim.

Bizimle kalın, hoşça kalın.

Yorum bırakın