
Acı geçmişti ancak acının anısı sonsuza dek kalacaktı.
Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur
Gerilim türü kitapları pek sık okumam çünkü çok sık karşıma çıkmazlar. Bu kez bir tavsiye üzerine ‘Karanlık Oda Kuralları’ nı aldım ve pişman olmadım diyebilirim. Kesinlikle tavsiye ederim.
Kitabımız başlangıçta sağlam denebilecek bir gerilim ile sizi kendine bağlayıp ardından ‘travma sonrası stres bozukluğu’ dediğimiz süreçle başa çıkmaya çalışan karakterlerimizi bize anlatıyor.
Ana karakterimiz Saye zengin, popüler ve şımarık bir lise bebesi. Hatta o kadar zengin ki her şeyden bıkmış durumda ve pek çok şeyi umursamıyor. Hatta bu umursamazlığı zorbalığa kadar gidiyor.
Bu zorbalıkla lise arkadaşlarından birinin hayatına asla unutulmayacak bir travma bırakıyor. Ardından manyak, hasta ruhlu bir seri katil tarafından kaçırılıp bir yıl boyunca esir tutuluyor. Bu süreçte ruhu ve zihni ikiye bölünüyor ve kafayı yiyor.
Kurtarıldıktan sonraki süreçte Saye’nin başa çıkmaya çalıştığı şeyi okumak benim açımdan zordu. Çünkü bir travma yaşadığınızda bir daha asla eskisi gibi olamayacağınızı bilirsiniz Sevgili Meyus Okur. Saye artık kırık bir insandı ve ne yaparsa yapsın kırılmış benliği bir daha düzelmeyecekti. Kitap bunu bize acımadan gösteriyor.
Yine de yazarımızın sonsözünde de belirttiği gibi umut her zaman vardır ve hepimiz için ihtiyacımız olduğunda kalbimizin en aydınlık köşesinde bizi bekler.
İyileşmek bazen sandığımızın aksine eskisi gibi olmak değil artık olduğumuz kişiyi kabullenip hayattaki güzellikleri görmeye ve keşfetmeye devam edebilecek gücü ve kuvveti kendimizde bulabilmektir.
Saye başlangıçta kötü bir insan olmaya çok yakındı. Ancak kırıldıktan sonraki süreçte içindeki iyiyi bulmayı başarabildi. Yine de aklıma takılan bir soru var. Eğer Saye kaçırılmasaydı ve bir sene boyunca o karanlıkta esir tutulmasaydı ona ne olacaktı? Kötü ve şımarık olmaya devam edecekti.
Elimizdekilerin kıymetini anlayabilmek ve iyi biri olabilmek için illa böyle bir şey yaşamalı mıyız Meyus Okur. Karanlık, aydınlıktan başka nereye götürebilir ki?
Bizimle kalın, hoşça kalın.