ötüken neşriyat, M, Mehmed Niyazi, o-ö, Tarihi

Mehmed Niyazi: Çanakkale Mahşeri

“aynı kar Çanakkale’de de yağıyordu. O korkunç çarpışmaların sürdüğü tepeleri, vadileri örtmüş, yüzbinlerce mezarı, siperleri gözlerden silmişti.”

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur

Hani bazı kitapları okumayı bitirdiğinizde o da sizi bitirir ya! İşte Çanakkale Mahşeri tam olarak böyle bir eser.

Merhum Mehmed Niyazi bize böyle bir roman bıraktığı için kendimizi nasipli addetmeliyiz. Zira bu kitapta ‘Çanakkale Geçilmez’ sözünün ne bedeller ödenerek alındığını okuyoruz. Hepimiz bu sözü alnımızda bir nişan-ı zişan gibi taşımalıyız. Çünkü onlar evlerine geri dönmeyi unutmuş, yokluk içinde daracık bir boğazın iki yakasında düşmana aman vermemek için çarpışıp, canlarından geçmiş yiğit Müslümanlardı. Türklerdi, Kürtlerdi… Arnavut, Laz, Çeçen’di. Ama hepsi yüreği iman dolu kahraman mücahitlerdi.

Söz konusu vatan olunca anadan, babadan, evlattan, yardan geçip ellerinde süngü, midelerinde açlıklarını bastırmaya anca yeten iki lokma yemekle belki de dünya tarihinin görüp görebileceği en şerefli direnişlerden birini yazan o mübarek şehitlerin ruhu şad, mekanları cennet olsun.

Rahmetli Cemil Meriç’in de dediği gibi “Kıtaları ipek kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…

İşte tarihin bu noktasının kapandığı yerdir Çanakkale. Okurken hep dedim ki; lütfen bir tanesi de olsa evine geri dönebilsin. Ama hepsi şehit oldu. Bütün karakterler şehit oldu çünkü gerçekten şehit oldular. Kurgu değildi okuduğum. Gerçekti. Çok azı hariç hepsi şehit oldu. Kınalı Murat, Yahya Çavuş, Hasan Şakir, Yusuf, Mıstık, Mustafa… hepsi şehittir. Hepsi güzel.

Ben bu kitap hakkında ne söyleyebilirim ki? Bu milletin başı öne eğik, ezik tutumu karşısında Çanakkale’yi kime anlatabilirim ki? Tarihin tüm şanı şerefi bize aittir desem kendi milletine sırtını dönmüş bu kitleden beni kim dinler. Hey gidi Türk tarihi, hey gidi atalarım ne oldu bize böyle! Ne olacak. Bir uçtan diğer uca koca bir şehitlik olan bu vatanıma kim sahip çıkacak?

Neyse… dertlendim biraz, söylendim. Kitaba geri dönecek olursak kesinlikle okuyun, etrafınıza yayın onlar da okusunlar.

Bizimle kalın, hoşça kalın…

Yorum bırakın