“sizi memnun etmek istemiştim.”
“boşa gitti. Ne boktan durum!”
Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur
Selamsız sabahsız bir girizgah yapmak gerekirse Strasbourg şehrinin iki sıkıntısı vardır. Biri her an bir saldırı bekledikleri Türkler diğeri bir veba gibi hızla yayılan ölümcül dans hastalığı.
Açlıktan kırılan bir şehir düşünün. Öyle ki çiftler yeni doğanlarını kesip yememek için nehre atıyorlar. İşte tam bu noktada nehre attığı kızının acısına dayanamayan bir anne atamadığı bütün o çığlığı içine bastırdığı bütün acıyı dans ederek dışa vurmaya başlıyor.
Kısa sürede bu dans bütün şehre yayılıyor. Şehrin başındakiler ve din adamları ise endişeli olmakla birlikte duyarsızlar. Açlıktan kırılan halkı doyurabilecek yiyecek stoklarını açmak gibi bir dertleri yok. Ta ki reformist hareketin mihenk taşlarından Martin Luther sahneye çıkana kadar. Sahip oldukları ayrıcalıkları kaybetmekten deli gibi korkan Katolik papazlar bir anda korkuya kapılıp şu bitmeyen dans vebasını bitirmek için ellerinden geleni! yapmaya başlıyorlar diyelim.
Kitap genel olarak hoşuma gitti diyebilirim. Üstelik bu dans vebası vakası gerçekten yaşanmış bir olay. Yazarımız bu tarihi vakaya kendi yorumunu katmış. Ben kitabı tavsiye ederim. Ama yazarın en sevdiğim kitabı hala İntihar Dükkanı’dır.
Bizimle kalın, hoşça kalın…
MEYUS OKUR 