Aşk, cam şato serisi, DEX Kitap, Fantastik, K, roman, S-Ş, Sarah J. Maas

KÜL KRALLIĞI (CAM ŞATO#7)

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok uzun zaman önce
küle dönen bir ülkede krallığını çok seven, genç bir prenses yaşarmış…

Merhabalar sevgili Meyus okuru,

Kül krallığı, Şafak Kulesinden daha sert bir girişle Aelin’in Maeve tarafından esir alındığı ve fiziksel-psikolojik işkence gördüğü bölümlerle başlıyor. Maeve’in elindeki aylar süren işkenceye rağmen kırılmaması ile Aelin zihinsel olarak Maeve’nin düşündüğünden daha güçlü bir tavır sergiler. 

Aelin’ın gözlerinde ümitsizlik vardı.
Saf ümitsizlik. Işıksız, çaresiz. Ölümü arzulayan türde bir ümitsizlik. Gücü aşındıran, dayanma kararlılığını yiyip bitiren bir ümitsizlik.

Elbette ki Rowan, Gavriel ve Lorcan Aelin’i kurtarmak için seferber oluyordu. Lorcan, aşkı ve sadakati arasındaki gelgitlerleri yüzünden ram bit güven timsali değildi, ancak Aelin’e ihanetinin bedelini ödemeye çalışırken, Elide’ye olan sevgisiyle kendini yeniden inşa etmektedir.

En sonunda Aelin fiziksel olarak kurtarılsa bile zihinsel olarak zincirlenmiş kalmıştır. Günlerce konuşamaz, bir dokunuşla bile geri çekilir. Rowan onu tüm koruyuculuğuyla sarmalar. En sonunda ise Fenrys, gözlerinin içine bakarak onun hayatta olduğunu hatırlatır. böylece Aelin yavaş yavaş, kendine gelmeye başlar.

Her şeye; yüreğine sardığı öfkeye ve ümitsizliğe rağmen Aelin’ı bulmuştu. Baktığı her ufukta, dinlenemediği ve dinlenmek istemediği geçen yüzyıllarda, gördüğü ve ardında ne olduğunu merak ettiği her dağın ve okyanusun ardında… Aelin vardı.

Rowan’ın kollarında bir kez daha güvende hissetmesi, Rowan’ın Aelin’e seslenerek onun zihnine ulaşmaya çalışması, Aelin’in hala savaşabilecek gücü içinde bulmasıyla Aelin’in toparlanma sürecinde önemli rol oynar. O artık zincirlerinden kurtulmuş bir kraliçedir ve önündeki savaşı kazanmak için her şeye hazırdır.

Tüm bunlar olurken Lysandra Aelin’in yerine geçerek ülkede politikayı ve halkın moralini ayakta tutmaya çalışır. Elide’nin stratejik zekâsı da bu noktada ona bolca destek sağlarken diğer bir yandan Aelin’in kurtuluşuyla ilgili haber bekler. Ayrıca yaklaşan savaşın stratejileriyle ilgili planlamalar yapmalılardır.

Lysandra bir yandan ejderha formuna bürünüp diğer yandan Aelin kılığına girerek düşmanı yanıltmakla kalmaz, aynı zamanda halkın umudunu da canlı tutmaya çalışır. Lysandra bu süreçte Aedion’dan duygusal anlamda destek bekler, ama karşılaştığı şey çoğunlukla soğukluk, kırgınlık ve suskunluktur. Aedion’un onu istemeyişi, ona güvenmemesi ve onu yalnız bırakışı, Lysandra’nın içsel çatışmalarını artırır.

Aelin’in yokluğunda, Terrasen ordusunu yöneten kişi Aedion’dur, savaş meydanında kararlı, stratejik ama duygusal olarak parçalanmış bir haldeydir. Terrasen ordusu, sayıca az, morali düşük ve kaynakları tükenmiş bir haldedir. 

Tatlı kokular. Çiçekler.
Hâlâ çiçekler vardı. Bu dünyanın, bu cehennemin çiçekler bir yerlerinde açıyordu.

Manon’un kuşatma sırasında gösterdiği liderlik, özellikle Dorian ile olan bağı, Manon’un insanlığa ve duygulara olan açlığını gösterirken, O artık ilk tanıdığımız halinden çok başka bir noktadadır.

Manon, Cadı Kraliçesi olarak nihayet kendi kaderini ilan edip, ırkının geçmişine sahip çıkıp, diğer klanları birleştirecektir. Üstelik bu birleşim tüm savaşın seyrini değiştirecek kadar güçlüdür. Demir Diş ve Crochan’lar ilk kez aynı safta savaşıyordur. Yani Manon artık sadece ölüm makinesi değil, bir ulusun annesi gibiydir sevgili okur. 

Savaş hız kesmeden devam ederken Aelin, büyüsünün büyük bir kısmını mühürlemek zorundadır. Ancak işler planlandığı gibi gitmez. Büyüsünün bir kısmı eksik kalıyor çünkü tanrılarla yaptığı anlaşma sırasında, ona yeterli güç verilmemiştir. Mühürleme tamamlandığında, yaşam enerjisini de kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Bu noktada Dorian ve Aelin, tanrıları kandırmak için ruhlarını riske atmaya kadar giderler. Çünkü bu savaş sadece kılıçlarla değil, kaderle de veriliyordu.

Bir de ona… teşekkür ettiğimi söyle… O karanlık yolda benimle yeniden ışığa yürüdüğü için.”

 Dorian, kendi karanlığıyla yüzleşip ve Erawan’ı zayıflatmak için Maeve ile zihin savaşına girmesi gerekiyordu. Dorian ve Aelin, Mavea’nın zihinsel duvarlarını aşıp gerçek kimliğini gün yüzüne çıkarırlar.

Maeve’nin bir Valg prensesi olduğu ortaya çıktığında ise yalanlarla ördüğü imparatorluğunun yıkılmaktan başka bir seçeneği yoktur. Bu yıkım aynı zamanda Terrasen’ın yeniden kuruluşudur. 

Kül Krallığı, karakter gelişimi, fedakârlık, kadın gücü ve liderlik üzerine yazılmış güzel bir fantastik serinin güzel bir final kitabıydı. Bu kitapla birlikte her karakter ya tamamlanıyor ya da yeniden başlıyor.

Genel anlamda başarılı bir seriyken yapabileceğim en büyük eleştiri en başta da dediğim gibi yaşanmışlıklar ile baş karakterinin yaşının biraz absürt durduğu olabilir. Onun haricinde yere göğe sığdırılmayacak bir seri değil ama kendi kulvarında yeterli yetkinliğe sahip olduğunu da belirtmem gerekiyor. Uzun lafın kısası sevgili okur, ayrıntılara takılmadan gerçeklikten kurtulmak istediğinizde güzel bir kaçış noktasıydı bu seri. 

Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın…

XOXO


Geri dön

Mesajınız gönderildi

Lütfen yazımı oylamayı unutmayın 😊

Uyarı


Yazar:
Sarah J. Maas
Çevirmen:Deniz Başkaya
Orjinal Adı:Kingdom of Ash(Throne of Glass #7)
Tür:Fantastik, Aşk,Roman
Yayınevi:Dex Yayınları
Sayfa Sayısı:960

Yorum bırakın