
“O, vadesiyle yazılmış bir yazıdır.”
Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur.
Bu kitap hakkında ne desem bu güzelliği nasıl övsem bilemiyorum. Tarık Buğra resmen bu yüzyıla adını yazdırmış ve bize asla eskimeyecek bir eser bırakmış. En kısa özetiyle Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu ve devleti kuran Osman Bey’in manevi ve felsefi gelişimini anlatan kitap benim en sevdiğim kitaplar arasına girdi bile.
Kitabı okuma sürem beklediğimden uzun sürdü aslında. Bu kadar akıcı bir eseri niye bu kadar uzun sürede bitiremediğimin sebebi ise benim duygusallığım sevgili Meyus Okur. Çünkü kitabı okurken pek çok kere gözyaşlarıma hakim olamadım ve okumayı bırakmak zorunda kaldım.
İçeriğine gelecek olursak elbette en başta Osmancık’tan bahsetmeliyiz. Deli dolu, öfkesine hakim olamayan ancak yiğitliğine denecek tek söz dahi olmayan bu delikanlının Osman Bey’e, Osman Bey Gazi’ye ve sonunda Osman Gazi Han’a dönüşmesini daha doğrusu yetişmesini okumak benim için çok güzel bir maceraydı.
Kitaptaki bir diğer kilit karakter Edebali ise bizlere yani okuyuculara adeta ders verir nitelikteki konuşmaları ve öğütleri ile neslimize, Tarık Buğra’nın kendi deyimiyle ‘cihan devletini kuran irade, şuur ve karakter’ i anlatıyor ve Osmancık ile birlikte yaşatıyordu.
Osman Bey’in içindeki öfkeyi eğitmesini ve kendi çıkarına kullanmayı öğrenmesini hayranlıkla okudum diyebilirim. Bu kitapta bir felsefe, bir amaç vardı. Gaza yolunda çekilen sıkıntılar, toprağa düşen onca şehit, dökülen onca kan, akıtılan ter ve gözyaşı bana tek bir şeyi hatırlattı. Üzerinde yaşadığımız bu topraklar için ödenen bedelin ne kadar ağır olduğunu ve bizim ve dahi neslimizin bu bedeli kıyamete kadar ödemeye devam edeceğini… çünkü bir şey ne kadar güzelse, ne kadar kıymetliyse yüklendiği acısı da o kadar ağır olur. Tıpkı bizim vatanımız gibi.
Çünkü, özlenen baharlar vardır… soyca, sopça, ümmetçe özlenen baharlar.
Ve, onların da müjdecileri, badem ağaçları vardır.
Gün döndüğünü en önce onlar duyar, sezer, anlarlar.
İlk olarak 1982 yılında basılan eserin elimde bulunan baskı sayısı 2015 tarihli 62.basım, neden bilmiyorum ama bu sayı bana çok az geldi. Hele ki etrafta ağaç katliamından başka hiçbir niteliği olmayan kitapların yüz bilmem kaçıncı basımları peynir ekmek gibi satılırken.
Kitapta işlenen diğer karakterlere gelince başta Malhun Hatun olmak üzere Osman Bey’in etrafında toplanan ve onun karakterini şekillendiren ve dönemin ruhunu ortaya koyan Gazi yoldaşları ve ailesi çok güzel işlenmiş. Herkesin bir rolü herkesin temsil ettiği bir duygu ve öğreti var aslında.
Doğru; Dünya büyüktür…. Fakat bir ömür içindir bu büyüklük. Bir soy için değil,… Bir soya benimsetilecek amaç, bir inanç, bir ülkü için değil.
….
‘Gaza ile fethedilen toprakların adalet ile abad edilmesi’ fikri neredeyse her satırda ince ince işlenmiş ancak Tarık Buğra’nın bu öğretiyi ya da kanunu bu kadar güzel yazabilmesinin nedeni bu öğretiyi layığınca işlemiş, yaşamış ve yaşatmış olan Osman Bey’in gerçekten var olması, gerçekten bize bıraktığı mirasın bu öğreti olmasıdır sanırım. Oğuz’un çoğalması, tekrardan kaybettiği ruhunu ve kızıl elmasını bulması dileğiyle…
Ömrünü at sırtında geçirmiş, ailesinden çok Oğuz soyunu ve Ümmet’i Muhammed’i düşünmüş, yurt tutmak, genişlemek, çoğalmak ve ille de adalet ile var olmak için var gücüyle çalışmış, didinmiş atalarımıza selam olsun, daimi durakları cennet olsun. Yeni yazılarda görüşmek üzere.
| Yayın Tarihi | 2019-03-26 |
| ISBN | 9754370799 |
| Baskı Sayısı | 77. Baskı |
| Dil | TÜRKÇE |
| Sayfa Sayısı | 376 |
| Cilt Tipi | Karton Kapak |
| Kağıt Cinsi | 3. Hm. Kağıt |
| Boyut | 12 x 19.5 cm |