Hikayesi Olan Yapılar, Kimdir?/Nedir?

KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ

Bir Mimar Sinan Dehası…

Merhabalar Sevgili Meyus Okur

Bugün sizlere elimden geldiğince, kendi deyimiyle El Fakir’ül Hakir Mimar Sinan’ın ustalık eserlerinden olan Kılıç Ali Paşa Cami’nin hikayesini anlatmaya çalışacağım.

Adı üstünde Kılıç Ali Paşa tarafından yaptırılan caminin hikayesi ilginçtir. Aslen İtalyan olan Kılıç Ali Paşa Napoli’ye papaz olmaya giderken Cezayirli Ali Ahmet Paşa tarafından esir edilir (1520). Uzun müddet kadırgalarda forsalık (kürek çeken esir) yaptıktan sonra İslamiyet’i kabul edip özgürlüğüne kavuşmuş denizlerde yaşamaya devam etmiştir. Turgut Reis yanında çalışan Uluç Ali İnebahtı’da gösterdiği başarılardan dolayı Kılıç lakabını almış ve Kaptan-ı Derya makamına yükseltilmiştir.

Bir cami yaptırmak isteğini padişah III. Murat’a bildiren Kılıç Ali Paşa; zemin ve izin talep etmiştir ancak padişah cevaben: “sen ki deryaların serdarısın, gücün yeterse camiyi derya üzerine inşa ettiresin yoksa sana bir karış toprak vermem.” demiştir. Gayet soğukkanlılıkla olayı karşılayan paşa “Hünkarımız doğru söyler, bizim yuvamız madem deryadır o vakit camiyi de derya üzere yaptırmak uygundur” der.

Tabi camiyi yapacak olan kişi Mimar Sinan olunca Paşa’nın bu kadar rahat olması tabiidir. Ne de olsa Sinan’ın işi imkansızı mümkün kılmaktır.

Böylece Mimar Sinan başlar deniz üzerine inşa edilecek cami için uygun zemin aramaya… sonunda Tophane’de uygun bir yer bulunur. Koskoca kaya parçaları ile deniz doldurulmaya başlar. Etraf ‘bu cami durmaz yıkılır.’ diye dursun Sinan var gücüyle devam eder. Deniz üstünde küçük bir ada vardır artık. Cami bunun üzerine inşa edilir. Sinan’ın duası ise “deryalar kudursa ve azgın dalgalar kubbenin tepesinden aşsa, yine bu mabedi kıyamete kadar baki eyle yarabbi!” dir.

Ancak günümüzde bu caminin su üstünde olma özelliği tamamen kaybolmuştur Sevgili Meyus Okur. Zira biz tarihle bağımızı koparttığımız gibi sanatla da bağımızı koparttık. Caminin inşa edildiği adanın etrafı doldurulmuş vaziyette! Bize de sadece hikayesi kalmış.

Gelelim caminin özelliklerine Mimar Sinan bu camiyi Ayasofya’ya benzetmiştir. Tek bir farkla – ki o da Ayasofya’dan eksiği değil fazlası vardır. Sanki Sinan bu camiyi yaparken Ayasofya’nın mimarlarına da nerede hata ettiklerini göstermek istemiştir. Kılıç Ali Paşa Cami, Sinan’ın diğer camilerine nazaran daha süslüdür. Çini ve hat yazıları dikkat çekicidir. Caminin kapısının iki yanında duran sütundan birisi kendi ekseni etrafında dönmektedir -ki bu da camide en ufak bir kayma olmadığını bize gösterir.

Bir ufak ayrıntı daha ekleyip yazımı sonlandırıyorum meşhur Don Kişot romanının yazarı Cervantes bu caminin inşası sırasında duvar işçisi olarak çalışmıştır. Kılıç Ali Paşa’nın kabri de bu camide bulunmaktadır.

Eşsiz İstanbul’un eşsiz yapılarından sadece bir tanesi Kılıç Ali Paşa Camii. Daha nicesi gezilmek, keşfedilmek ve takdir edilmek üzere bizleri bekliyor ama en çokta korumak ve sahip çıkmak üzere… Çünkü onlar bize emanet. Hoşça kalın. Bizimle kalın.

Yorum bırakın