D, domingo, J, jeffrey eugenides

Jeffrey Eugenides: Virgin Suicides (Bakir İntiharlar)

“… Amerika’da günde 80 intihar vakasının olduğunu, bunun yılda 30.000 intihar anlamına geldiğini, dakikada bir girişimde bulunulduğunu ve her 18 dakikada bir amacın gerçekleştiğini…”

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur

Bakir İntiharlar kitabını konusunu okur okumaz almaya karar vermiştim ve kitaplığımda uzun süre beklemeden okunan kitaplar arasına girdiği için kendini şanslı hissetmeli.

Kitabın konusu bir sene içinde aynı evin içinde yaşayan beş kız kardeşin intihar etmesi. ABD’nin sıcak ve muhafazakar eyaletlerinden birinin kasabasında yaşanan bu olay kasabanın çocuk- ergen erkeklerini derinden etkileyen bir hadise. Zira hepsi bir şekilde Lisbon kızlarına (intihar eden beş kız kardeş oluyorlar) yanık. Yanık demek biraz hafif bir tabir olur. Takıntılı bir şekilde Lisbon kızlarının peşinden ayrılmayan bir kuyruk sadık bir köpek gibiler. Hal böyle olunca bu delikanlılar, kızların intiharıyla sarsılıyorlar. Yetişkinlik hayatları boyunca tüm ilişkilerinde bir şekilde Lisbon kızlarını görüyorlar ve sonunda dayanamayıp kızların neden intihar ettiğini araştırmaya başlıyorlar.

“Keder ve matem doğaldır. Bir şeyin üstesinden gelmek bir karar meselesidir.”

Bu araştırma klasik olayın ardındaki sır perdesini aralamak değil daha çok okuyucuya intihar sürecinden bahsetmek. Çünkü gerçekte kimse Lisbon kızlarının neden intihar ettiğini bilmiyor. Herkes bir teori ya da safsata ortaya atıyor ancak kasabanın sakinleri de kesin bir şey söyleyemiyor.

“Onların ne kadar yaşlı olduğunu, acılara, bunalımlara, savaşlara ne kadar alışık olduklarını hissettik. Bize anlattıkları dünyayla gerçekte içlerinde taşıdıkları dünyanın birbirinden farklı olduğunu fark ettik.”

Evet, kitap bundan ibaretti Sevgili Meyus Okur. Bir grup –bana kalırsa sapık- ergenin saplantılı aşklarını kurtarmak uğruna giriştikleri olaylar silsilesi.

Sanırım bu aralar bende bir sıkıntı var çünkü okurken çok sıkılıyorum. Bu kitabı okurken de sıkıldım. Kitap bana kalırsa iç karartıcı bir hikayeydi. Gizem ve çekicilik yoktu. Belki aşırı gerçekçiliği beni darlamış olabilir.

Hoşuma giden yanı hikayenin bakış açısının asla değişmemiş olması. Hikayeyi anlatan grup –evet tek bir kişi değillerdi hep “biz” olarak anlatmış yazarımız- evet hikayeyi anlatan grup hep dışarıda olayları izleyen taraftı ve Lisbon kızları ise içeride olayları yaşayan taraftı. Biz kızların iç dünyasına hiç girmedik. Onlara hep uzaktık ve yok oluşlarını hep bu mesafeden okuduk. Yazım aşamasında bakış açısına sadık kalmak zor bir mesele olduğu için yazarımızı tebrik etmek gerekir.

Benim kitapla ilgili yorumlarım bunlardı. Sizler bu kitabı okumayı düşünür müydünüz? Bizimle kalın hoşça kalın.

Yorum bırakın