D, deli dolu Tudem yayın grubu, Fantastik, T, terry pratchett

Diskdünya Romanı, Terry Pratchett: Zaman Hırsızı (discworld, thief of time)

“Fantezi, aşina olana yeni bir ışık tutmalıdır; benim Diskdünya’da yapmaya çalıştığım gibi. Fantezi o zamana ve oraya değil, bugüne ve buraya bakmanın bir yoludur. Fantezi öncü edebiyattır. her şey ondan doğar. Fantezi en iyi haliyle gerçekten de kaçış edebiyatıdır. ama kaçış edebiyatının özelliği şudur: Bir şeyden kaçarken aynı zamanda bir şeye doğru da koşmanız gerekir. gitmeye değer bir yere gitmelisinizdir ve bu deneyim sizi daha iyi birine dönüştürmelidir.

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur

Evet, evet (Terry Pratchett) yazarımızın da dediği gibi fantezi dünyaları gerçekten kaçtığınıza değecek yerler olmalı. Kim ister ki kendi dünyasından kaçıp herkesin sürekli olarak geğirdiği bir fantezi dünyasına gitmeyi ya da el şakası yapmanın doğal yaşamın bir parçası sayıldığı bir fantezi dünyasına gitsek biraz sıkıntı çıkardı doğrusu.

Neyse… Zaman Hırsızı benim gittiğime kesinlikle değdiği bir fantezi, hayal dünyasında geçiyor. Seninle tanıştığıma memnun oldum Diskdünya.

İbiş ayaklarına baktı. Sonra gökyüzüne baktı. Sonra Wen’e baktı.

“sanırım ben aptalım usta.”

“güzel,” dedi Wen. “bu zamanda çömezim olman büyük talih, çünkü eğer sana öğretebilirsem. İbiş, herkese öğretebilirim.”

TÜYAP’da bana bu kitabı öneren tatlı çocuk sana da teşekkür ederim. Zaman Hırsızı kesinlikle hem mizah hem de fantastik ögeler açısından doyurucu bir kitaptı.

Yazarımız Terry, British mizahı dediğimiz eğlence anlayışını fazlasıyla zorlamış. Düşünün dünyanın sonu gelmiş ve cephanemiz çikolata ağırlıklı.

Ama Diskdünya’da böyle garipliklerle karşılaşmak okudukça alışacağım bir durum olacak belli ki. Üstelik ben 41 kitaptan oluşan bu Diskdünya âlemine 26. kitaptan giriş yaptım ve hiç yabancılık çekmedim.

Gelelim bu kitabın konusuna… masallar konusunda ne derler bilirsiniz, çocuklar için eğlenceli yetişkinler için çoğu zaman dehşet doludur. Bu sefer de bir masaldan fırlayıp gelen cam saatin, zamanı durdurmaya karar vermiş bir oluşum (denetçiler) tarafından tekrar inşa edilmeye başlamasıyla maceranın içine giriyoruz. Bu saatin tekrar yapılması için Diskdünya’nın görüp görebileceği en yetenekli saatçi olan Jeremy’e ihtiyaç vardır. Onunla birlikte usta bir hırsız olan Lobsang ve hocası çöpçü Lu-tze, Ölüm’ün torunu Bayan Susan( kendisi resmiyetten hoşlandığı için ona böyle hitap ediyoruz arkadaşlar) da diğer ana karakterlerden.

Zaman, mekan, kavramlar ve insan olmanın anlamı olmak üzere pek çok düşündürücü tespitte bulunan yazarımız sonunda tüm bu karmaşayı- ki kaos da diyebiliriz ama spoiler olmasın diye KAOS kelimesini kullanmaktan özenle kaçınıyorum fark ederseniz. Çünkü ben çok iyi niyetli bir kitap yorumcusuyum- ustalıkla toparlayıp hiçbir şey olmamış gibi akıp gitmeye devam eden Diskdünya ne büyük bir tehlike atlattığının farkında bile değildi.

“biz, hayal edebileceğin en gizli cemiyetiz.”

“gerçekten mi, kimsiniz siz?”

“tarih keşişleri,”

“ne? Adınızı hiç duymadım!”

Gördün mü? O kadar iyiyiz işte”

Kitapla ilgili söylemek istediklerim elbette bu kadar değil ama nereden tutarsam oradan spoiler vereceğim için burada bitiriyorum. Bu dünyayı tavsiye eder miyim, eğer gerçeklikle kurgu-fantezi arasında ayrım yapabiliyor ve kendi dünyanızı ihmal etmiyorsanız bu kaçış edebiyatı türü olan Diskdünya’yı size önerebilirim. Sanki yarım saatliğine sohbetinden hoşlandığınız hafiften sıyırık emekli bir filozofu ziyaret etmek gibi bir şey… evet, filozoflar emekli olmazlar 🙂

Bizimle kalın, hoşça kalın…

Yorum bırakın