
Suya, havaya, kurda, kuşa her işe karışır bunlar. Kim bunlar? Kim olacak o yolun adamları. O yolun adamlarının adamı olan adamlar. Onlara kanıp katılan başka adamlar. Bu adamların başka yerlerdeki başka adamları. Onların ortakları…
HERKES BİRAZ MEYUSTUR HAYATTA

Suya, havaya, kurda, kuşa her işe karışır bunlar. Kim bunlar? Kim olacak o yolun adamları. O yolun adamlarının adamı olan adamlar. Onlara kanıp katılan başka adamlar. Bu adamların başka yerlerdeki başka adamları. Onların ortakları…

Yerli Kara Dağlar’ın yıkılmasın
Gölgelice koca ağacın kesilmesin
Coşkun akan görkemli suyun kurumasın
Kanatlarının uçları kırılmasın
Koşarken ak boz atın sürçmesin
Çaldığında kara polat öz kılıcın çentilmesin

Nefsiyle gayet mühim ve müthiş bir mücadelede bulunduğu sanki şiddetli bir sancıya tutulmuş gibi kıvrım kıvrım kıvranmasından anlaşılıyordu. Nihayet nefsine üstün gelerek dedi ki: “Pekala olur ama gusle ihtiyacınız var mıdır?”

“Kuralları öğretti. Neye inanıldığını öğretti. Kurallar adalet içermediğinden adaleti öğretmedi.”

“Birçok olgunun nedenini araştırmış, bir zamanlar gözünü kamaştıran şeyleri anlamıştı, ama arkadaşlıklarının bittiği şu anda her şey ona çok ağır geliyordu.”

“Şimdi bir yabancı bir zamanlar yabancı olmayan,”

Birlikte denize bakıyorlar. Ne denizi arkadaş ne denizi, birlikte küçük bir kıyamet yaşıyorlar. Yani kendilerine bakıyorlar. İçlerine. Bu bakışı kim engelleyebilir.

Yalnızlık tarafından sindirildiğini hissedenlerin şunu unutmamaları gerekir: Yaşamımızın en önemli anlarında daima yalnızızdır.

Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında..