roman, S-Ş, Sabahattin Ali, Yapı Kredi Yayınları

Sabahattin Ali: İçimizdeki Şeytan

“Yerinde bir cevap, keskin bir nükte bütün hakikatlere bedeldi.”

Güzel günler dilerim sevgili Meyus Okur.

Biliyorsunuz ki bir vakitler bir fincan kahve ve Kürk Mantolu Madonna kitabı İnsta’nın vazgeçilmezleri arasındaydı. O zamanlardan beri Sabahattin Ali’ye ve yazdıklarına karşı büyük bir önyargım vardır. Ancak bu onun kitaplarını okumama engel değil. Nitekim şimdiye kadar üç kitabını okumuşumdur.

İçimizdeki Şeytan ise okuduğum üçüncü ve sanıyorum ki son kitabıydı. Çünkü Sabahattin Ali’nin satırlarında beni içine çeken, devamını okuma isteği uyandıran bir hikaye bulamadım hiç. Niçin bu kadar popüler olduğu konusunda ise hiçbir fikrim yok.

Efendim hikayemizin konusuna gelecek olursak başkarakterlerden Ömer’in dışa vurduğu pisliğini içindeki şeytana bağlayıp olaylardan ve sorumluluklardan kaçmaya çalışması olarak özetleyebiliriz. Ancak tabiki de özetle yetinir miyiz? Elbette hayır!

Ömer tembel ve bencil biri, herkesten farklı olduğunu düşünüyor ama hepimiz gibi aslında. Hangimiz para uğruna bazı vakitler geri vitese takmadık ki? Bahsettiğim öyle büyük meblağlar değil yanlış anlamayın. Birinden borç aldığımızda, patronumuza karşı, ya da ne bileyim her çıkar sağlayabileceğimizi düşündüğümüz varlıklı bir ahbabımız karşısında olan duruşumuz ne kadar samimi gerçekten? İşte bu yüzden Ömer tam da bizim gibi. Tek başına iyi idare ediyor ancak bir gün aşık oluyor.

Macide ise onun aşık olduğun genç müzisyen. Kitapta sağduyu yetisi olan iki kişiden biri diyebiliriz.

Bu iki aşık birbirlerini karı koca ilan ettikten sonra aynı evin içinde tutkulu ancak bir o kadar da sıkıntılı günler ve aylar geçirirler. Ömer’in gelgitleri zamanla Macide’nin en büyük kabusu olur. Derken maziden çıkıveren Bedri’nin sabırla yoğrulmuş mantıklı duruşu Macide’ye bu evliliğin temelini sorgulatır.

Öte yandan kitabın büyük bir kısmını kaplayan işe yaramazlar ordusunu da es geçmemek lazım. Edebiyatçı ve aydın kesim olduğunu iddia eden bu insanların gerçekte ne kadar karanlık ve ne kadar cahil olduğunu anlamak için bir iki kadeh yuvarlamaları yetiyor sanırım.

Bir de hırs duygusunu temsil eden Nihat var. Sözde Ömer’in en yakın arkadaşı ancak güce tapan ve kendi güçsüzlüğünün ve acizliğinin altında ezildikçe ezilen bu karakterde yine bizden, ta içimizden kopup Sabahattin Ali’nin sayfalarına dökülmüş. Hangimiz güç istemiyoruz ki? Biraz daha yetki, biraz daha itibar, biraz daha güç! Ta ki en tepeye çıkana kadar hırsımızdan ağzımız köpürerek, içimizde ki güzelliği biraz daha öldürerek, tırnaklarımız kalınlaşıp ellerimiz hissizleşene kadar taştan duvarları tırmanmaya devam ediyor ve asla ama asla tatmin olmuyoruz. Tıpkı Nihat gibi ya da Ömer gibi… neticede o da çaba göstermeden sadece para istiyordu.

“İçimizde aciz var… Tembellik var.”

Kitabın sonunda ise okuyucunun tahmin edemeyeceği bir şey olmuyor. Her şey olması gerektiği gibi bitiyor. Her şey bir taş bile yerinden kımıldamıyor, aynı düzen aynı insanlar arasında aynı işe yaramazlıkla akıp gitmeye devam ediyor.

Dediğim gibi Sabahattin Ali okumaktan zevk aldığım bir yazar değil. Ancak bu yazdıklarında haklılık payı olduğu, belki de bize haykırmak istediği; “işte siz bu sığlık ve iğrençlikten ibaretsiniz.” gerçeğini değiştirmiyor.

Son olarak herkesin içinde iyi ve kötünün bir arada bulunduğuna inanlardan biri olarak söylemeliyim ki, hayat kötülükten ibaret değildir. Umutsuzluk ne kötü bir ruh hali. Sanırım Sabahattin Ali okumayı bu yüzden sevmiyorum. O da tamamıyla umutsuz ve benim içimdeki karanlık bana yetiyor zaten… karanlık hepimiz için geçerli Sevgili Meyus Okur ancak yine de doğru ve güzel de tam içimizde kötünün yanı başında duruyor. Yönümüzü ne tarafa çevireceğimiz de bize kalmış sanırım.

Evet! Benden bu kadar siz bu kitabı beğenmiş miydiniz? Hoşça kalın bizimle kalın.


Yayın Tarihi2019-07-09
ISBN9753638036
Baskı Sayısı57. Baskı
DilTÜRKÇE
Sayfa Sayısı267
Cilt TipiKarton Kapak
Kağıt CinsiKitap Kağıdı
Boyut14 x 21 cm

“Sabahattin Ali: İçimizdeki Şeytan” için 2 yorum

  1. Öncelikle merhabalar
    Yazınız gayet hoş olmuş ama söylesenize gerçekliği yüzümüze vurduğu için Sebahattin Ali’yi daha fazla okumamız gerekmez mi?

    Liked by 1 kişi

    1. Merhabalar güzel yorumunuz ve yerinde sorunuz için teşekkür ederim
      Belki de ben bu gerçekliğin farkında olduğum için Sabahattin Ali okumayı sevmiyorumdur.

      Beğen

Yorum bırakın