A, Alice B. SHELDON, Bilim Kurgu, ithaki yayınları, J, James TIPTREE,JR.

UZAKTAN KUMANDALI KIZ

Sonucu görüyorsun- bütün bu acılar dilsiz bir protoplazmik sürücüye akıp Delphi’yle birleşiyor. P. Burke çekip gitmek, zincirlendiği canavardan kurtulmak istiyor. Delphi’ye dönüşmek istiyor.

Merhabalar sevgili Meyus okuru,

Siberpunk hikaye, gelecekteki yüksek teknoloji ile gen düşük yaşamı anlatan hikayelerdir.  Bu distopya hikayelerin kendine has ürkütücü bir yanı bulunmaktadır.

Uzaktan kumandalı kız, Hugo ödüllü olup, bu kısa romanımızı James Tiptree adı altında yazan kişinin yıllar sonra Alice B. Sheldon olduğu öğrenildiğinde yazarın yeteneğini inkar edemediler.  Hayatın her alanında karşımıza çıkan bu kalıplaşmış tabular ve cinsiyet eşitsizliğinin örneklerinde biridir.

Günlük hayatımızda o kadar fazla eşitsizlik yaşarız ki, bazılarımız bunu kaldıramaz. P. Burke bunu kaldıramayanlardan biriydi.

P.Burke ‘ün hastalığının sonucu fazlasıyla çirkindi. Hiçbir cerrahın düzeltmeye cesaret edemeyeceği şekilde hem de. Bu ve bunun getirdiği dışlanmışlık hissi sonucunda, kamusal alanda intihar etmenin yasak olduğu bir gelecekte intihar etti.

Gelecekte bile doldurmadan ölemeyeceğiniz formdaki soruları yanıtlayabilecek kadar kendine geliyor kız

Pek başka neler yasaktı bu gelecekte? Reklamlar. Huckster Yasası gereği sadece ürününün kullanımını anlatılabilirdi. Bu durumdan hoşnut olmayan şirketlerin ellerinde ise reklam yapmadan reklam yapma fırsatlarının olduğu teknoloji ve güçleri vardı.

Resmi olarak ölü ilan edilen P.Burke artık Delphi’ydi.  Harika bir teknoloji ürünü olan Plasental kabuğu uzaktan yönetmekteydi. Yerin altına kaldığı odadaki kapsülün içinden herkesin hayran olduğu Delphi gibi davranabiliyordu. Tanrılar gibi yaşayabiliyordu. Ne de olsa tanrılar daima en iyisine layıklardır.

Sanatın, yaratıcılığın ihtişamına ihtiyaç duyduğu tezi, asıl ihtiyacın bilgisayarlar olduğu kanıtlanınca, uzun zaman önce alaşağı edildi.

Sadece yapması gereken kameraların onun çektiği sıralarda kendisine verin eşyaları kullanmaktı. Hem insanlara yalan söylemiyordu ya gerçekten kullanıyordu onları.

Delphi sadece bedendi, düşünen kararları veren P.Burke’tü. Elbette hiçbir şey hissedemiyordu tam olarak ama bu o kadar önemli değildi. O artık gerçekten seviliyordu. Değil mi?

Benden ve ruh gerçekten bir bütün müdür? Bizi biz yapan hangisidir? Bedenimiz ruhumuzun sıkışıp kaldığı kendi özel hapishanesi midir?

Eğer hiçbir şey gerçek değilse P. Burke’ün hissettikleri neydi? Hepsinden öte Paul kime aşıktı. Güzeller güzeli Delphi’ye mi yoksa onun yaptığı her hareketi yöneten P. Burke’e mi? Hangisinin gerçekliğine inanmamız gerekiyor sevgili okur?

Uzaktan kumandalı kız, kısa ama etkili konusu ile insanı birçok şey üzerinde düşünmeye sevk etmektedir.  En ufak şeyin bile kayıt kameralar ile altına alındığı zamanlardan birinde olduğumuzu ve gelecek dönemlerde daha da ileri boyutlarda olacağını düşünürsek sevgili okur, 21. Yüzyıl toplumu içerisinde P.Burke’ler ve Delphi’lerle dolu. Belki sıfırdan beden oluşturamıyoruz ancak yazısız kurallarla belirlenen güzellik standartlarına uymak için yapılan şeylerinde farkındayız.

İthaki bilimkurgu klasikleri serisinden olan en fazla iki saatinizi alacak olan bu eseri Ursula K. Le Guin‘in önsözü için bile olsa okumanızı tavsiye ederim.

Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın…

XOXO


Yazar:James TIPTREE,JR., Alice B. SHELDON
Çevirmen:Begüm Kovulmaz
Orijinal Adı:The Girl Who Was Plugged In
ISBN:9786053758082
Tür:Bilimkurgu
Sayfa Sayısı:72
Cilt Tipi:Karton Kapak
Yayınevi:İthaki Yayınları

Yorum bırakın