Eleştiri

RAFLARIN ARASINDAKİ YILDIZLAR

Bir kitabı on beşinde okursan ayrı, yirmi beşinde okursan ayrı, otuz beşinde okursan bambaşka parlar elimizde.

Merhabalar sevgili Meyus okuru,

Bugün sizinle geçmişten beri dikkatimi çeken ama bu aralar sıkça karşıma çıkan bir konu üzerine konuşmak istiyorum.

Hepinizin bildiği gibi bir kitap yazmak belli bir birikim ve emeğin harmanlanıp bir elekten geçmesiyle oluşur. Fiziksel değil ama zihinsel olarak çok fazla efor harcanır. Parası olup, kolayca kitabını bastırandan ya da herkes yazıyor ayol benim neyim eksik deyip  bir iki ayda ortaya çıkan şipşaklardan bahsetmiyorum burada. Bunlarında elbette okuyucusu vardır ama popüler kültürün etkisiyle basılan bu yazı topluluğu üzgünüm ama benim için kitap değil.

Bazılarınız diyebilir, sizde hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz yeni nesil yazarlarımız çabalayıp yazıyor işte ama onlara da burada atıp tutuyorsun.

Bir şeyi eleştirmeden önce en azından öncülerini incelemek gerekir bana göre. Bizde öyle yaptık. İsmini vermeyeceğim bir iki yazarı inceledik ve şunu gördük. Biraz Julia Quinn, biraz Judith McNaught birazda Julie Garwood’u karıştırıp günümüze uyarlayıp önümüze sunmuş. Keza bazıları hele Amerikan gençlik dizisi sanki…

Benim bahsettiğim yıldızlar kesinlikle bunlar değil. Benim bahsettiklerim araştırarak, bir şeyden ya da birinden esinlense bile kendini ve kalemini geliştirerek esinlendiği kişiden bambaşka bir eser ortaya çıkarıp her okuduğumuzda kitaptaki farklı ayrıntılara takıldığımız sevgili okur.

Dikkatimi çeken diğer şey, sayıca biraz fazla kitap okuduğunu düşünen kişilerin diğerlerini ay bunu yeni mi okuyorsun… Nasıl ya hiç klasik kitap okumadın mı, oha..  Benzeri tepkiler verip insanın şevkini kıran tiplerin unuttuğu, görmezden geldiği ya da fark edemediği ufacık bir ayrıntı var.

Bir kitabı on beşinde okursan ayrı, yirmi beşinde okursan ayrı, otuz beşinde okursan bambaşka parlar elimizde.

Kitaplar zihnimizdeki karanlığı aydınlatan raflardaki yıldızlardır ancak sevgili okur ışık kaynağını bizden alır. Her yaşımızda ayrı ışıldar.

Demek istediğim bir kitabı sadece popüler veya klasik diye okumak için okumamalıyız. Bazen psikolojiyle alakası olmayan bir polisiye romanı insanın düşünce yapısını öyle bir inceler ki bizi bu konuda düşünmeye iter. Felsefenin yanından geçemeyeceğini düşündüğümüz fantastik romanlar bize pek çok kavramı felsefi açıdan incelemeye yöneltebilir.

Diyeceğim o ki sevgili okur, kimin ne okuduğuna karışmak tabi ki haddime değil ama yazmak için yazılanlardansa yer yaşınızda zihninizi ayrı parlatan, içinizi ısıtan nice raflar dolusu yıldız toplamanız dileğiyle…

Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın…

XOXO

Yorum bırakın