Eleştiri

BİR BAĞIMLILIK ÇEŞİDİ: ANİME

Nils No Fushigi Na Tabi(Uçan Kaz), Alps No Shoujo Heidi(Heidi), Captain Tsubasa(Kaptan Tsubasa), Sailor Moon(Ay Savaşçısı),Pokemon, Yu-Gi-Oh!, Digimon Adventure (Digimon Macera) ve daha birçoğu…

Merhabalar sevgili meyus okuru,


Çocukken hepimiz çizgi film izler, kendimizi o karakterin yerine koyar, onları taklit ederdik. Büyüdükçe zamanla çizgi filmin yerini normal diziler ve filmler alırken bazılarımız yetişkinlere yönelik olan çizgi filmler (Simpsons) gibi izlemeye devam etti.

Ben liseye geçerken bir anda televizyona olan ilgimi kaybedip kitaplara yoğunlaşan biriydim. Hoşuma giden dizi olurdu elbette, onları da internetten izlerdim.

Benim karabatak olarak nitelendireceğim animelere üniversitede bulaştım. Derste beynimin içinde Yu-Gi-Oh! açılış müziği çalmaya başladı. Yani derslerde çok saçma şeyler düşünmüşümdür ama Yu-Gi-Oh! ne alaka?

Akşamında bir baksam mı, aman zaten hemen sıkılacağım dedim. Sıkılmadım sevgili okur. Hatta üstüne Sailor Moon’u da bitirdim. Ay ona da bakayım ay bu neymiş derken karabatağa saplanmış bulundum.

Arkadaşlarımın bana çocuk musun? Bırak artık şunu demesine aldırmadım ne de olsa ben eğleniyordum ya bu yerdi benim için.

Ayrıca yeni bir kültür de öğrendim. Kültür diyorum çünkü kendine ait kavramları ve bir sürü çeşidi olan geniş yelpazeye sahipti animeler. Bana göre başarı takdir edilmeli sevgili okur. Adamlar yapıyor yani…  Tabi ki içlerinden hiç beğenmediğim ve buna birde emek mi harcamışlar dediğimde oldu.

Biraz önce dediğim gibi adamların yelpazesi geniş, sahiplenilen yavru kedinin günlük hayatından ileri uzay teknolojisine, aşkın her türüne, fantastik, macera ne ararsan var. Karakterler de her yaş grubundan oluyor doğal olarak.

Yetişkinler için konuşacak olursam. Hareketlerini sınırlayan bir durum yok. En hoşuma giden kısım bu. İnsanın yapabileceği şeyler kısıtlı ama çizilen karakterde böyle bir sınır yok. Zaten bu sayede çeşit olarak aldı başını gitti.

Bana garip gelen seveni olduğu kadar, izleyenini ezikleyenler. Yani bana Naruto izlediğim için bu ne ya? Konuşmaya bak, resmen çocukluk dedikten sonra açıp Family Guy veya Simpsons izler. Animasyon filmlere gider. Peki sorarım size sevgili okur aramızdaki fark ne onunla benim? İlla dil ingilizce mi olmak zorunda?

Böyle diyorum diye de gidin otaku olun başından kalkmayın demiyorum. Sadece başkalarının zevkine dayatma uygulanmasına ya da başkalarının sizin zevklerinize müdahale etmesine izin vermeyin. Size müdahale edilmesine izin vermek nezaket olmuyor bu dünyada. Piyon gibi görülmekten başka bir işe yaramıyor. Konu nereden nereye geldi. Bu konuda biraz takıntılıyım sanırım. Animeler konusunda değil elbette. İnsanların birbirine dayatma uygulamasında.

O zorbaları bir kenara bırakıp size benim favori animemi anlatmak istiyorum. Belki adını duymuşsunuzdur. Naruto.

Naruto, ninja köyünde yaşayan, herkes tarafından dışlanmış(görmezden gelinen), onu seven ailesi olmadığı gibi üstüne çokta başarılı olmayan bir çocuğun hedefine ulaşmak için verdiği mücadeleyi anlatmaktadır.

Naruto, inanılmaz zekaya sahip çocuk değil. En azından başlarda saf salak diye tabir edebileceğim bir durumda ama beyni dövüşlerde bambaşka şekilde işliyor. Başlarda bunu göremiyoruz elbette ama onun adım adım olgunlaşmasını izliyoruz. Hoşuma giden yönlerden biri bu.

O çocuğun; acısını, sadakatini, sevincini, başlarda kulak tırmalayan sesini her şeyini kabul ediyorsunuz elinizde olmadan. Gözümüzün önünde büyüyor. Ana karakter Naruto olsa da sadece o da değil ekip arkadaşları, karşılaştığı insanlar hatta düşmanlarının hikayesini bile benimsemeye başlıyorsunuz.

Anime hayatta herkesin acının farklı yüzüyle yaşadığı mücadeleyi, hedefleri uğruna kaybettiklerini gösteriyor. Her zaferin ardında kan ve gözyaşı var dersem fazla dramatik olur mu emin değilim. Naruto’da zafere giden yolda kolaylık diye bir şey yok. Hakkın olanı ya gider alırsın ya da yok olursun.

İzleyenler bana hak verebilir veya amma abarttın ha! Diyebilir. Daha önce dediğim gibi her şey zevk meselesi ama ben herkese tavsiye ederim.

Yazının sonuna kadar okuyup bana ve düşüncelerime katlandığınız için teşekkürler.

Yazı ile ilgili düşüncelerinizi yorum kısmında bizimle paylaşmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın…

XOXO

*Otaku: fanatik, bağımlı şeklinde kullanılır. Anime Otaku şeklinde kullanıldığında: hayatını animelere adamış kişi anlamını çağrıştırır, özellikle de anime memleketi japonya’dan çıkan bir kelime olduğu için günümüzde Anime otakulara sadece otaku denir.

Yorum bırakın