M, mehmet akif ersoy, şiir

MEHMET AKİF ERSOY: SAFAHAT

Nedir bu meskenetin, sen de bir kımıldasan a!
Niçin kımıldamıyorsun? Niçin? Ne oldu sana?
Niçin mi?.. “Çünkü bu fânî hayâta yok meylin!
Onun netîcesidir sa’ye varmıyorsa elin.”
Değil mi?.. Ben de inandım! Hudâ bilir ki yalan!

Hayâta nerde görülmüş senin kadar sarılan?
Zorun: Gebermemek ancak “ölümlü dünyâ”da!
Değil hakîkati, mevtin hayâli rü’yâda
Dikilse karşına, hiç şüphe yok, ödün patlar!
Düşün: Hayâta fedâ etmedik elinde ne var?
Şeref mi, şan mı, şehâmet mi, din mi, îman mı?
Vatan mı, hiss-i hamiyyet mi, hak mı, vicdan mı?
Mezar mı, türbe mi, ecdâdının kemikleri mi?
Salîbi sîneye çekmiş mesâcidin biri mi?
Ne kaldı vermediğin bir çürük hayâtın için?
Sayılsa âh giden fidyeler necâtın için!
Çoluk çocuk kesilirken, kadınlar inlerken;
Zavallılar seni erkek sanır da beklerken;
Hayâyı, ırzı ekip yol boyunca, çırçıplak,
Kaçarsın, öyle mi, hey kalp adam; sıkılmayarak!

Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur

Elime bilgisayarı alıp yazmaya niyetlendiğim her yazıda, zihnimde belli iki üç cümle mutlaka olur. Ancak bu kez ilk defa ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Yine de bir yerden başlamak gerekir öyle değil mi?

Toplamda yedi kitaptan oluşan Safahat, eserin ilk kitabının adıdır. Safahat’ın kelime anlamı aşamalar, evreler… demektir. Merhumun toplumun alt tabakasındaki insanları anlattığı ve konu olarak geçim sıkıntısı, açlık, hastalık gibi meselelere odaklandığı tek kitabı da bu eserin içinde Safahat’tır. Geri kalan Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım ve Gölgeler ise vatan sevgisi, işgal, kıyım ve Müslümanların vurdumduymazlığını anlatmakta…

Cânîleri, katilleri meydâna süren sen;
Cânîdeki, katildeki cür’et yine senden!
Sensin yaratan, başka değil zulmeti, nûru;
Sensin veren ilhâm ile takvâyı, fücûru!
Zâlimde teaddîye olan meyl nedendir?
Mazlûm niçin olmada ondan müteneffir?
Âkil nereden gördü bu ciddî harekâtı?
Câhil neden öğrenmedi âdâb-ı hayâtı?
Bir fâilin icbârı bütün gördüğüm âsâr!
Cebrî değilim… Olsam İlâhî ne suçum var?

İkinci kitap Süleymaniye Kürsüsünde; Yeni Camii ve Süleymaniye Camii’lerini tasvir eder merhum Akif. Bu kitap Mehmet Akif’in İslamcılık ile ilgili fikirlerini anlattığı ilk kitabıdır.

Üçüncü kitap Hakkın Sesleri, beni en çok vuran kitaptı sanırım… İçinde Kuran-ı Kerim ayetleri ve bazı hadislerin yorumunu yaptığı kitap bende tekrar ve tekrar okuma isteği uyandırdı.

Sönmez yanan ihtimâli yoktur,
Sönmek sözünün meâli yoktur…
Yok, nâre demem zevâli yoktur,
Nûrun fakat öyle hâli yoktur.
Olmaz ona hiç adem nişîmen.

Ey hâtırasıyle kaldığım yâr,
Artık aramızda bir cihan var!
Sen gökte safâ-güzîn-i dîdâr,
Ben yerde azâb içinde bîzâr!
Gûşumda bütün terâne şîven!

Fatih Kürsüsünde ise ikinci kitaba benziyor. Anadolu yakasından gelip Fatih Camii’ne yürüyen iki arkadaşın sohbeti ile başlayıp vaizin konuşması ile devam eden kitapta meşhur “Bekayı hak tanıyan sa’yı bir vazife bilir/ Çalış çalış ki beka sa’y olursa hak edilir.”  dizeleri sık sık tekrarlanıyor.

Kış uykusunda mı geçmişti ömrü ecdâdın?
Hayır, o nesl-i necîbin , o şanlı evlâdın,
Damarlarında şehâmet yüzerdi kan yerine;
Yüreklerinde ölüm şevki vardı can yerine.
Fakat biz onlara âid ne varsa elde, yazık,
Birer birer yıkarak kahvehâneler yaptık!
Bütün heyâkil-i san’at yetiştiren Şark’ın,
Zemîn-i feyzi nasıl şûre-zâra döndü bakın!
Ne hastahânesi kalmış zavallı eslâfın,
Ne bir imâreti, bitmiş elinde ahlâfın .
Kanalların izi yok, köprüler harâb olmuş;
Sebillerin başı boş, çeşmeler serâb olmuş!
O kahraman babalardan doğan bu nesl-i cebîn
Ne gîrûdâr-ı maîşet bilir, ne kedd-i yemîn.
Azâb içinde kalır sa’yi görse rü’yâda!
Niçin yorulmadı zâten “ölümlü dünyâ”da?
Vücud emânet-i Hak, doğru, hem de cennetlik.
Bu kahveler gibi cennet de müslimîne gedik!

Beşinci kitap Hatıralar yine akış açısında Hakkın Seslerine benziyor. Altıncı kitap Asım’ın karakterleri ise Köse İmam, Hocazade, Asım ve Emin’dir. İçinde uzun konuşmalar mevcut. Merhum, Asım’ın ikinci kısmını yazmaya niyetliymiş ancak ömrü yetmemiş. Genel olarak milletin uğradığı maddi ve manevi çöküntülerden ve toplumun ayrışmasından bahsediliyor.

Son kitap Gölgeler; Akif’in Mısır’da iken yayımlanan kitabıdır. En karamsar ve hüzünlü şiirleri de bu kitapta mevcut zira kendisi vatanından uzaktır ve sürgün hayatı yaşıyormuş gibi hissetmektedir.

Eşin var, âşiyânın var, bahârın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
Bugün bir yemyeşil vâdî, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânümânın şen, için şen, kâinâtın şen.
Hazansız bir zemîn isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın ,
Ufuklar, bu’d-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Değil bir kayda; sığmazsın -kanatlandın mı- eb’âda;
Hayâtın en muhayyel gâyedir ahrâra dünyâda.
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil… Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânümansız serserîyim öz diyârımda!
Ne hüsrandır ki: Şark’ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garb’a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim hercümerc oldu,
Salâhaddîn-i Eyyûbî’lerin Fâtih’lerin yurdu.
Ne zillettir ki: Nâkûs inlesin beyni’nde Osman’ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ’nın!
Ne hicrandır ki: En şevketli bir mâzî serâb olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma’bedinden Yıldırım Hân’ın;
Şenâ’atleri çiğnensin muazzam kabri Orhan’ın!
Ne haybettir ki: Vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me’vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânümanlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüzbinlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm’ın harem-gâhında nâ-mahrem…
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
 

Aslında her bir kitap için söylenecek çok şey var. Ancak ben bir genelleme yaparak gitmek istiyorum. Zira okuyan herkesin ayrı ayrı nasibini alacağı satırlar, dizeler mevcut kitaplarda.

Bana kalırsa Akif’in bir feryadı bu kitaplar. Koca bir çığlık atıyor ve hepimizin duymasını istiyor merhum. Kalkın diyor, çalışın, vazgeçmeyin, tembel olmayın, kalkın vatan elden gidiyor, İslam gidiyor, güzel ahlak gidiyor, merhamet gidiyor, düşmanın ayakları altında eziliyoruz görmüyor musunuz diyor, bizi biz yapan her ne varsa hepsi tek tek hafızalarımızdan siliniyor, bambaşka bir kimlik, bambaşka bir kalıbın içine sokuluyoruz ancak asla o kimlikle bütünleşemeyiz çünkü biz bu toprakları o kimlikle vatan yapmadık!

Müslümanlık nerede! Bizden geçmiş insanlık bile…

Adam aldatmaksa maksat, aldanan yok nafile!

Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;

Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!

Hatta bazen öyle öfkeleniyor ki merhum Akif; sözleri birer hançer oluyor, ok gibi saplanıyor ibret almak isteyene, zehir oluyor gözleri buğulandırıyor.

Bir de şu var ki Osmanlı Devleti’nin en zor zamanlarından birine tanıklık etmiş bir sanatçının gözünden; Balkan Harbinin ve Birinci Cihan Harbinin neticesinde milletin bağrında kor gibi yaktığı ateşin dumanına bakmak ve yanıp kül olmuş bir vatanın üstüne inşa edilmiş bir devletin mensubu olarak malum dizeleri okumak ruhumu titretti diyebilirim.

Dediğim gibi Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri bazen ağlıyor, bazen kızıyor, bazen iki yakanızdan tutup sizi sarsıyor. Bundan seneler evvel Safahat’ı okumuştum ancak o zamanlar kitaptan bu dersleri çıkaracak bir idrak ve akla sahip değildim. Seneler sonra aynı kitabı elime alıp okumaya başladığımda ise karşımda tek tek anlamını bulan satırlar sıralandı. Yani Safahat’ı okumak için aklen ve ruhen belirli bir olgunluğa erişmiş olmak gerekiyor yoksa öylesine okuyup geçiyorsunuz…

Benim elimde bulunan Safahat yaklaşık altmış yıllık bir kitap. İnkılap ve Aka Yayınevi basmış. Dolayısıyla dili de mahfuz olunmuş bir şekilde… okuması ise çok zevkli.

Muhteşem bir eser, hayran olduğum bir insan… umarım bir gün Safahat’ın çığlığı sağır olmuş bütün sinelere şifa olur. Mekanın cennet olsun Mehmet Akif Ersoy… Bizler senin dizelerinle al bayrağımızı göklerde dalgalandırmaya devam edeceğiz!

Yorum bırakın