“herhangi bir sınıfı ya da cinsiyeti bir bütün halinde suçlamak saçmaydı.”
Güzel günler dilerim Sevgili Meyus Okur
Deneme olduğunu bilmeden aldığım ‘Kendine Ait Bir Oda’ kitabı kadın erkek eşitsizliği üzerine örnekler vererek ilerleyen bir kitap
1929 yılında kaleme alınmış ve Virginia Woolf kendi ülkesi üzerinden tüm dünyada yaşanan kadınları hor görme alışkanlığının edebiyata nasıl yansıdığını anlatmaya çalışmış.
Aslında ben bu tarz kitapların kime hitap ettiğini düşünüp dururum hep! Ne biliyim İç Anadolu’da tek derdi ektiği toprağı biçmek olan ya da ne biliyim Afrika’nın adı sanı duyulmamış bir ülkesinde günlük 1 dolardan daha az maaşa çalışıp hayatta kalmaya çalışan bir kadına hitap edebilir mi bu kitaplar?
“sekiz çocuk büyütmüş temizlikçi kadın, dünya için yüz bin sterlin kazanmış avukattan daha mı az değerli?”
….
Aslına bakarsanız ben artık bu tarz kitapların samimiyetine de inanmıyorum. Birkaç sene önce okumuş olsaydım bu kitaba ne methiyeler düzerdim kim bilir ama şimdi sadece daha fazla soru sorup bu kitabın ne işe yaradığını, kime yaradığını düşünmekten öteye geçemiyorum. Benim açımdan bu kitap okunmaya değer miydi? Hayır! Çünkü ben bütün anlattıklarını biliyorum zaten. Kadın ve erkek eşit değildir. Öyleymiş gibi davrananların aksine ben bunu yüksek sesle dile getirmekten çekinmiyorum. Yaratılışta birbirine taban tabana zıt bu iki cinsiyetin zorla aynı kalıba sokulmasına da karşıyım! Belki Virginia Woolf da bunu anlatmaya çalışmıştır lakin batı dünyasının pek kıymetli beyaz zihinlerinden çıkan parlak fikirlerin dünyaya kıyımdan başka bir şey getirmediğini bildiğim için bu tarz söylemler bana içi boş geliyor.
Bizimle kalın, hoşça kalın
MEYUS OKUR 